Son zamanların en popüler kelimesi haline geldi “organik”. Büyük marketlerden veya bilinen markalardan değilde Ahmet Amca’nın bahçesinden, yada Fatma Teyze’nin elinden çıkmaysa aldığımız ürün birden organikleşiyor ne hikmetse. Organik elma oluyor, organik tarhana oluyor mesela. Halbuki sadece doğal veya ilaçsız aslında.
Ama senelerdir o kadar çok pestisitli, ilaçlı ve genetiği ile oynanmış gıdaya maruz kaldık ki, yeterki ilaç olmasın içinde de ismi ne olursa olsun diyoruz aslında.
Peki nedir bu organik? dediğinizi duyuyorum ve bu ve bundan sonraki paylaşımlarımda elimden geldiğince uzmanlık alanımız olan bu konuda bildiklerimizi paylaşmaya çalışıyorum.
Başından sonuna, işlenmesinden yetiştirilmesine hiç bir şekilde pestisite (ilaca) maruz kalmayan ürünler organik ürünlerdir. Fakat bir ürünün organik olabilmesi için Tarım Bakanlığında akredite olmuş kuruluş tarafından denetlenmesi ve sertifikalandırılması gerekir.
Ülkemizde, sevindirici şekilde, organik sertifika süreci çok ciddi kontrollere ve prosedürlere tabii. Her önüne gelen organik ürün satamıyor, yani satıyorda aslında organik değil.
Yani Fatma Teyze’nin tarhanasının içinde kullandığı kırmızı biberin tohumu organik değilse ve Fatma Teyze denetlenmiyorsa o tarhana organik tarhana olamıyor, fakat ilaçsız tarhana oluyor, eminim çokta lezzetli oluyor.
Ambalajında Tarım Bakanlığı Organik Ürünü logosu olmayan hiç bir ürün gerçekten organik ürün değildir. Organik olmayan ürünü “organik” olarak satmak ise ayrıca ciddi cezalara sebebiyet veren bir durumdur.
Ege ile Ceyhan’ın elindeki karnıbahar, marul, taze soğan da henüz organik değil ilaçsızdır, sevgileri ise katıksızdır.
